(güzel bir yazı okumanızı tavsiye ederim)
Çok gezen çok bilir, çok bilen de
mutsuz olur derler halk arasında. Çok bilgi ne zamandan beri mutsuzluk
vermeye başladı? Çağımız bilgi çağı değil midir? …
Çok bilmek mutsuzluk getirir mi
bilemem ama, güvenlik konusunda çok bilmek bazen size huzursuzluğun
kapılarını aralayabiliyor. Şöyle dönüp geçmişe baktığımda, 10 sene kadar
öncesi, 1999 yılına döndüğümde, o zamanki güvenlik şartlarını
değerlendirmekten kendimi alamıyorum. Nice dünya devi saydığımız
firmanın; bilgilerimizi o zamanlar tereddütsüz emanet ettiğimiz kurumun,
bugün ortaya çıkan güvenlik açıklarından aslında o zamanlar ne denli
etkilenebileceğini bilmek insanın kanını donduruyor. Öyle ki; bugün
artık herkesin bildiği, bulunmuş açıklar, o zaman da kritik görevlerde
kullanılan büyük firmaların sistemlerinde mevcut idi. Ancak
bilinmiyorlardı. Belki de bilmemek burada “sahte güven” duygusunun
anahtarıydı. Eminim ki, o açıkların orada olduğunu bilen bir sistem
yöneticisinin uykuları kaçacaktı, mutsuz olacaktı. Çünkü artık,
sıradakinin kendisi olabileceğinin bilincine varmış olacaktı. Galiba
haklılar, çok bilmek bazen mutsuzluk da getirebiliyor…
Bir güvenlikçi gözüyle baktığımda benim bu bilincin farkına varmam için, “bilmem” yetiyor. Bildiğim
şey ise, güvenliğin her an bozulmaya müsait, bu yüzden titizlikle
korunması gereken önemli bir gereksinim olması. Ya peki bilmeyenler? Bu
bilince ulaşmak için sıra bekleyenler? Onlara da bir şekilde ulaşmak
lazım, lazım ki; onlar sıralarını beklerken aynı zamanda da, gelebilecek
saldırılara karşı hazır olsunlar.
Bugün bilgi teknolojileri hayatın
her alanına girmiş durumda. İnternet kullanıcı sayısının dünya
genelinde artmasıyla, kişisel bilgi güvenliği artık gündelik hayatın
içinde herkesin bilip de çoğu kez bilincine varamadığı bir unsur.
Bireysel olarak yayılıp, önem kazanan bir teknolojinin, kurumsal tarafta
öneminin artmaması gibi bir ihtimal olamaz elbet. Devlet işlerinden,
kobilerin bilişim ihtiyaçlarına varana kadar, birçok bilgi
teknolojilerinin kullanıldığı alanda, bilgiyi, güvenlik unsurundan
ayırmak olanaksız.
Hayatında bilgisayar görmemiş,
kullanmamış bir vatandaşın bir kurumda ,erişilmez olan, çalışmayan,
kilitlenen bir bilgisayar sistemi tarafından mağdur edilmesi, olası bir
senaryo değil, gündelik hayattan alınma bir örnektir. Bu durumda, kim
diyebilir ki; güvenlik lüks’tür?
kaynak:Gökhan Muharremoğlu
--------------------
...